Aret Vartanyan 1978 yılında İstanbul Beyoğlu’nda dünyaya geldi. 7 yaşından itibaren yaratılış, insan ve yaşamın sırları gibi konularda araştırmalar yaptı. 8 yaşında klasikleri okumaya başlayan Aret Vartanyan 9 yaşında ise Nietzhce ile tanıştı. O yaşlarda kendini ifade etme biçimi olarak okuma ve yazmayı varoluşun odağı ve kaynağı olarak gördü.
Gençlik yıllarında Uzak doğu felsefesi ile uğraşan Vartanyan, M. Ü İletişim Fakültesinde Lisans ve yüksek lisans eğitimini tamamladı. Burs alarak Oxford Üniversitesinde Teoloji okudu.
13 yıl kurumsal hayatta iletişim danışmanı olarak görev yaptı. 2008 yılında ilk kitabını yayımladı ve günümüzde yüz binlerce katılımcıya ulaşan Yaşam Atölyesini kurdu.
Okurları ile sohbet edercesine yazdığı Sen ve Ben romanı ile çok okunan yazarlar arasına girdi. 2011-2013 yıllarında yaptığı tv programları ile izleyicilerin dikkatini çekti. Kitapları yabancı bir çok dile çevrilen yazar atölye çalışmalarına devam etmektedir.
Çok klasiktir gençler bizim geleceğimizdir, , gençleri çok seviyoruz, gençlere yatırım yapıyoruz ama bunların hepsinin dışında benim çok daha önemli bir şey var.
Her bir gencin çok değerli olduğuna inanarak ne olur ve ne olur zaten çocukluktan itibaren ailemiz, toplum, çevre bizi hep şekillendirdi, biçimlendirdi. Hayallerinizden hiçbir zaman vazgeçmeyin.
Her neysek onu yaşamaya çalışmak çok önemli.
O yüzden neyseniz onu olmaya çalışmak, başka birine benzemek, özenmenin ötesinde yüreğinle, ruhunla, sen olarak var olabilmeye devam etmen.
Bu da ancak cesaret ile olacak, bu da ancak adımlar atarak olacak.
Hiçbir zaman hayallerinden vazgeçme.
Hiçbir şey kolay olmayacak.
Biliyorum koşulların zorluklarını da.
Ama sen bugün hayallerinden vazgeçersen gelecekte, hep gördüğümüz mutsuz , bu dünyaya zarar veren, tüketen yetişkinlerden biri olmaya doğru ilerliyorsun.
O yüzden sen olduğun gibi çok değerlisin.
Ne olursa olsun hayallerinden vazgeçme. Senin sen olarak yapacaklarına çok ihtiyacımız var.
Dünyanın ihtiyacı var, insanlığın ihtiyacı var.
O yüzden hep söylediğim şey; devam, devam, devam…
Gerçekten etik kodlar çok önemli ama çoğunluğun koyduğu kurallar bazen ahlak kuralları olabiliyor, etik kodlar olabiliyor.
O yüzden ben en garanti yolun, en temiz yolun yüreğe inanmak olduğuna inanıyorum. O yüreği kirletmeden, gerçekten vicdanımız ile hissettiklerimiz ile.
Çünkü her birimiz aslında yanlış bir şey yaptığımızda onu hissediyoruz, onu biliyoruz.
Gerçekten hayatta kısa yollar yok. Kestirme yollar yok. Günü kurtarabiliriz, o günü çok karlı gösterebiliriz. Yükselmiş olabiliriz. Zirveyi yakalamış gibi gözükebiliriz ama düşüş de o kadar hızlı oluyor.
O yüzden iyi niyetle, o temiz yürekle inandıklarımızdan ve değerlerimizden vazgeçmeden inandığımız yolda yürümek çok değerli. Belki biraz yavaş gerçekleşiyor gözükebilir ama çok sağlam, çok emin adımlarla gerçekleşiyor.
O yüzden ulaştığımız yerde hem yüreğimizin temizliği, hem de vicdanımızın rahatlığıyla, hem de sağlam adımların gelmiş olmanın o gücü ve dayanıklılığıyla uzun soluklu başarıyı elde edebiliyoruz.
O yüzden tekrar ediyorum; en kestirme yol gerçekten etik kurallara bağlı olabilmek için, değerlere sahip çıkabilmek yüreğimizin bize söylediklerinden sapmamak. Günü kurtarmak için kısa yollara sapmamak. Zaten ondan sonraki bedeller çok ağır oluyor.