27/02/1944 Samsun Çarşamba doğumlu.
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunu. Evli bir kız çocuk sahibi. Koç grubunda 8 yıl üst kademe yöneticiliği yaptı.
1978 yılında kendi işyerini açarak iş hayatını devam ettirdi. Şu anda, 1981 yılında kurulan Japon Matsushita firmasının Panasonic Ofis
Otomasyonu ve Kominikasyon ürünleri ile ilgili Türkiye distrübütörü olan Tekofaks A.Ş. Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı’dır.
Amatör olarak Samsun’da, Üniversite yıllarında (1963-1968) Vefaspor ve Beyoğluspor’da profesyonel olarak kaleci mevkiinde futbol oynadı.
14/01/1986’dan 09/12/1986’ya kadar Erdenay Oflas Federasyonu’nda Yönetim Kurulu Üyesi, 25/08/1987’den 23/03/1989’a kadar Halim Çorbalı Federasyonu’nda As Başkan olarak görev yaptı ve 24/03/1989’dan itibaren de 1. Ve 2. Şenes Erzik Federasyonunda Yönetim Kurulu Üyesi ve Milli Takımlar sorumlusu olarak görev yapmıştır.
Sevgili Gençler,
Ben Ayhan Bermek, Sizlere hitap etmenin zorluğunu gayet iyi biliyorum. Ben de bir zamanlar gençtim.
O günden bu günlere gelene kadar hep kafamda Türkiye Cumhuriyeti deyince akla gelen büyük Atatürk ve onun gençliğe hitabı geliyor. Bu yaşıma gelene kadar bu liderin Türkiye Cumhuriyet’inin banisi, kanaat önderi, dünya liderinin Türk gençliğine hitabı yolunda yürüdüm.
Hepinizin hatırlayacağı “Ey Türk gençliği birinci görevin Türk istiklalini ve Cumhuriyetini korumak ve muhafaza etmektir” ile başlayan her satırını aile yaşantınıza da uygulayabilirsiniz.
Dersiniz ki “Ey ailemin fertleri, birinci görevimiz ailemizin refahını, her şeyden evvel ailemizin mutluluğunu, ailemizin gelirini arttırmayı hedeflemektir”, dersiniz.
Sizler beni iş hayatımın yanında spor adamı olarak da tanıdınız.
Mesela spora uygulayalım bunu, “Ey spor kamuoyu içinde bulunan herkes, federasyon yetkilileri, klüp idarecileri, hakemler, futbolcular, tribünleri dolduran spor severler, birinci göreviniz futbolun Türk Futbolunun manevi şahsiyetini korumaktır” dersiniz. Bunun için de hangi yere uygularsanız uygulayın mevcut kudretin ve kuvvetin sizde olduğunu ve de içerde ve dışarıda dahili ve harici bedhahların dediği engellerin olmasına rağmen ona açacak gücün de sizde olduğunu görürüsünüz.
Şunu gayet iyi görüyorum ki, sanayi devrimini kaçıran ülkemin gençleri, bilişim çağını kaçırmayacak kadar inançlı ve bu konuyla ilgililer. Artık önümüzün sizlere inancı bir kere daha hissederek, net, açık ve dünyanın ilk 10’larına gireriz diye hayal olmayan gerçeklerin peşine bizlerin düşünebildiği bir dönem açtınız.
Sağolun, bunları ömrümüz vefa ettiği müddetçe göreceğiz hep beraber yaşayacağız.
Ben Ayhan Bermek,
İnsanların doğup büyüp yaşları ilerlediği dönemde geriye bakışları çok önemli. Burada bir harmoni görüyorsunuz, bir oluşum görüyorsunuz. Bir vücut bir otomobilin kasası gibi fakat ailenin, mahallenin hatta kasabadaysanız esnafın, ilkokulunuzun, askerliğinizin, inançlarınızın, dininizin size vermiş olduğu öyle bir karma öyle bir davranış biçimi ortaya çıkıyor ki hiçbir şeyle satın alınamayacak itibar dediğimiz olayın ta kendisi. Parayla satın alınamayacak olan bir olay.
Fırsatları karşınızın zarar zede ederek hatta toplumun temel taşlarına aykırı hareket ederek çok çabuk para kazanılabilir. Hatta geçici başarı gibi görünen saraylar inşa edilebilir. Ama bir gün onların çok çabuk yıkılabildiğini görürsünüz. Çünkü temeli yoktur.
O itibar dediğimiz gerçek anlamda binanın ana kolonları değil, tuğlaları değil, onları birbirine yapıştıran harçta ki, ona bugün belki etik diye adlandırıyoruz. Kişisel olarak itibar olarak değerlendirdiğimiz bir şeyin noksan olduğunu görüyoruz. Bunun özünde de insan sevgisi geliyor.
Atasözlerimiz de kendine yapılmasını istemediğini karşısına yapma demek geliyor. Bunu anlatmak için kitapları okumak, yazmak, kalın kalın ciltlere gerek yoktur. Bu hissedilir ve de hürmet dediğimiz, saygı dediğimiz, topluma katkı veren insanların insan sevgisiyle dolunulan davranışlarında bunu görürüz.
Ben etiği böyle algılıyorum.