Kemal Ege Cansen 1938 yılında Ankara’da doğdu. İzmit Lisesi’ni bitirdi. 1961’de ODTÜ, İdari Bilimler Fakültesi, İşletmecilik Bölümü’nden şeref mezunu oldu. Aynı yıl Arçelik şirketinde işe başladı. Bilahare Arçelik’ten aldığı bursla gittiği Amerika’da, Wharton School’dan MBA derecesi aldı.
Ege Cansen Türk sanayiine yaptığı katkılardan ötürü, 1991 yılında ODTÜ’den “Takdir ödülü” aldı.
Ege Cansen’in bulunduğu belli başlı görevler şunlardır:
Halen yönetim danışmanlığı yapan Ege Cansen, 1987-1999 yılları arasında Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nde master ve doktora öğrencilerine İşletme Ekonomisi dersleri vermiştir. Ege Cansen, 1983’ten bu yana Hürriyet Gazetesi’nde “Oyunun Kuralı” başlıklı sütunun yazarlığını yapmaktadır.
Handan ile evli olan Ege Cansen, Ceylan’ın babasıdır.
Ben Ege Cansen,
Her yaştan gençlere sesleniyorum.
Çoğumuz bu hayata atıldıktan sonra bir görevimiz olduğuna inanırız. Bu görevimizde çoğunlukla yine başkalarını adam etme üzerinedir. Bunun da en büyük kabulü kendimizin zaten adam olduğudur, bundan sonra başkalarını adam etmeye sıra geldiğidir.
Son derece yanlış bir tutum.
Başkalarını adam etmekten önce kendimizi adam etmek mecburiyetindeyiz. Zaten eğer kendimiz adam olmuşsak başkaları bunu görerek kendilerine bir model, bir rol, olduğunu görerek bizden kopya ederek onlarda adam olmaya çalışırlar, ama birisinin kendini bırakıp başkalarını adam etmeye uğraşması kadar diyede bir gayret olamaz.
Adam etmek gücün varsa önce kendini adam et, diğerlerini boşver.
Sevgiler,
YAP-YAPMA
ÖZLÜ SÖZLER
BİR ANIM
“AMERİKALI MÜHENDİS”
Arçelik’te yaşadığım ve bana hiçbir işi küçümsemememi öğreten bir anımı anlatmak istiyorum.
Arçelik’te danışmanlık yapan bir Amerikalı mühendis (multi milyoner, gönüllü) buzdolabı montaj bantlarının altını, çevresini ve dolapları çalışanlara temizletemeyince eline süpürge alıp bu işi bizzat kendisi yapmıştı!
Her işçi takım dolabının içini boşaltmış ve tüm pislikleri ortaya dökmüştü.
Bunu yaptığında 65 yaşındaydı!
Ben Ege Cansen,
Her yaştan gençlere sesleniyorum.
Bir etik çağrı deyince ilk önce etik kelimesini açalım. Mesleğimizin, konumumuzun, ünvanımızın bize verdiği üstünlüğü kendi lehimize başkalarının aleyhine kullanmamaktır etik. Ahlaktan farklı tarafı bize has bazı üstünlüklerimizi istismar etmemektir. Burada doğrudan doğruya kendi çıkarımızdan bir nevi fedakarlık ediyoruz . Aslında bu fedakarlıkta değil çünkü öyle bir hakkımız yok.
Yani tekrar edelim; ünvanımızı, mesleğimizi, teknik bilgimizi başkalarını aldatmak için kullanmayacağız çünkü onlar bizim bu üstünlüğümüzün farkında değiller, bize karşı silahsızlar.
Bir son sözle bağlayalım bunu “kümesteki tavuk tüfekle vurulmaz”.