Özgeçmiş

1958 Siirt doğumlu. İlk ve orta öğrenimini Siirt’te yaptı. 1971-72 öğretim yılında Siirt Lisesi’nden mezun oldu. 1975-1976 öğretim yılında İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun oldu. Ethem Sancak evli, iki çocuğu var.

1976-1978 yılları arasında gazetecilik yaptı ve politikayla uğraştı. Daha sonra asker görevini tamamladı.

1981 yılında Koz Ecza Deposu’nda işe başladı ve Genel Müdürlük görevinde bulundu.

1987 yılında Es Ecza Deposu’nu ve daha sonra ESKO’ yu kurdu.

5 Nisan 1993 tarihinde Hedef Ecza Deposu’nu yeni anlayışlar temelinde hizmete açtı, 1997 yılına kadar Genel Müdürlük görevini sürdürdü. Bu süre içinde yerel ve dar alanda faaliyet gösteren ilaç depoculuğunun yerine, Ulusal pazarı birleştiren ve hizmeti eczacının ayağına götüren bir yapının oluşmasına öncülük etti.

1998 yılında Hedef Holding’in kuruluşunu gerçekleştirdi.

2000 yılında ilaç dağıtımında Avrupa ikincisi Alliance UniChem ile stratejik ortaklık kuran Hedef Holding A.Ş. Hedef Alliance Holding A.Ş. oldu. Ethem Sancak halen Yönetim Kurulu Başkanlığını yapıyor.

Dünya Gazetesi ve İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nin düzenlediği “2001 Yılın İşletmecileri” ödülünü aldı.

1985’ ten beri Ecza Depocuları Derneği Genel Sekreterliğini yapmaktadır.

Üye Olduğu Sivil Toplum Örgütleri

Dünya Depocuları Derneği, Türkiye Ecza Depocuları Derneği, Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), Tüsiad Sağlık ve Çalışma Grubu Başkanı, İstanbul Ticaret Odası Meclisi (İTO)Üyesi, TESEV Yüksek Danışma Kurulu Üyesi, TEDMER, Kalder, Yased, TABA, Beyaz Nokta Vakfı, Toplum Gönüllüleri Vakfı, İktisadi Kalkınma Vakfı, İ.Ünv. İşletme Fakültesi Mezunları Derneği, Çağdaş Leventliler Derneği, Çamlıca Kulübü, Karadenizliler Vakfı, BJK Kongre Üyesi, Siirt Lisesi Mezunları Derneği üyesi ve Siirtliler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı.

Gençlere Mektup

Türkiye’nin her konuda ve her alanda genç liderlere ihtiyacı var. Aşağıdaki mektubu çalıştıkları konularda lider olmak isteyen tüm gençlerimize hitaben yazıyorum:

Sevgili Gençler,

SEVGİLİ GENÇ ARKADAŞIM,

On binlerce yıllık tarihe beşiklik eden bir ülkenin insanlarıyız. Çok sayıda medeniyetin ve kültürün damgasını vurduğu, insanlık tarihinin birikimlerinin toplandığı bir ülke ve bölgede yaşıyoruz.

Kavimler kapısı olarak insanlığın toplam birikimlerine paha biçilmez katkılar yapmış bu bölgenin, bu ülkenin insanlarında, son yıllarda kendine güvensizlik ve karamsarlığın hakim olduğunu gözlemliyoruz. Başta siz gençler olmak üzere, bütün toplumun bu ruh halinden kurtulması gerektiğini düşünüyorum.

Son yıllarda bireycilik ve ‘köşeyi dönme’ hırsı; yaşadığımız ülkeye, topluma, mahalleye karşı duyarsız davranmamıza neden oldu. Genel geçer bir davranış modeli olarak topluma dayatılan bu yeni değer yargılarını sorgulamamız ve bazı tozlanmış, üstü örtülüp karartılmaya çalışılan değerlerimizi açığa çıkarmak görevi siz gençlerin omuzlarında duruyor.

Arkadaş,

Kendimizi geliştirmeyi ve kendimize sürekli değer katmayı esas almalıyız. Okumayı, araştırmayı, yenilikleri takip etmeyi hayatımızın temel unsurlarından biri haline getirmeliyiz.

Sadece mesleki bilgi birikimimizi ve uzmanlığımızı geliştirmek için değil; çok yönlü ve geniş düşünme yetisine sahip olmak için de okumalı, yenilikçi ve yaratıcı olmalıyız. Okuyarak ve inceleme yaparak başka ülkelerin, başka toplumların, başka insanların birikimlerini öğrenebilir, analiz yapma yeteneğimizi geliştirebiliriz. Başarılı bir yönetici, çok yönlü okuma alışkanlığını bir davranış modeli haline getirebilen kişidir.

İş yaşamının sığ derinliklerinde kaybolmamalıyız. Sosyal yaşama ve sosyal yaşamın kurumlarına apartmanınızdan, sokağınızdan, okulunuzdan, iş yerinizden başlayarak katılın. Bu, sizin yaşama bakışınıza derinlik kazandıracak, çok yönlü ve toplumun içinden düşünmenizi sağlayacaktır.

Hep ‘daha iyisi nasıl yapılabilir’in peşinde olmalıyız. Günümüzde yeniliklere açık, mesleğindeki ya da sektöründeki gelişmeleri evrensel bazda izleyen bireyler ve kurumlar başarılı oluyorlar. Gündelik sorunlar içinde kaybolmuş ne yönetimlerin ne de bireylerin başarılı olmaları mümkün değildir. Yeniliklere gözünü dikip sürekli araştıran ve bulunduğu süreçleri sorgulayan bireyler, tarihin hızla devinen ileri yürüyüşüne ayak uydurabilirler.

Ölçülebilir, ulaşılması zor, ama mümkün hedefler belirleyerek çalışmak, yaşamak, gerek kişisel dünyamız, gerekse çalıştığımız kurum açısından çok önemlidir. Aksi bir çalışma tarzı her türlü hayat belirtisinin ortadan kalkmasına ve iş yaşamında bürokrasinin doğmasına yol açar.

Öyle sanıyorum ki, katılım ve paylaşımı temel alan bir ekip çalışmasının, üstesinden gelemeyeceği bir zorluk ve aşamayacağı bir engel yoktur. Her yerde farklı fikirleri teşvik etmeli, insanların kendilerini rahatça ifade edebilecekleri karar alma süreçleri yaratmalı ve nihai kararların içselleştirilmesini sağlayan bir çalışma tarzı benimsemeliyiz.

İnsanların tarih bilincine ulaşmaları, kendi toplumlarını keşfetmeleri, bu çabalarını evrensel ileri atılımlarla birleştirmeleri içinde bulundukları kurumların sürekliliğinin teminatı olacaktır. Dinamik, yaratıcı, dürüst, çalışkan, insana değer veren davranış kalıplarını öne çıkardığınızda başarıya koşacaksınız. O zaman yurdunu seven, evrensel değerlere bağlı ve içinde bulunduğu topluma değer katan bireyler olarak anılacaksınız.

Sevgilerimle,

ETHEM SANCAK

Kulağınıza Küpe Olsun

Kıssadan Hisse çıkartabilirsiniz diye başımdan geçen öğretici bir tecrübemi aşağıda sizlerle paylaşıyorum.

Başımdan geçen bir olay:

Türkiye’de geçtiğimiz 30 yıl içerisinde dönem dönem ekonomik ve siyasi krizler yaşandı. Bunlardan biri de 1994 ekonomik krizidir. Kuruluş olarak yeni anlayışlarla depoculuğu ülke çapında yapma girişimimizin birinci yıl dönümünde bizde büyük çapta bir ekonomik krizle karşılaşmış olduk. Henüz İstanbul merkezli ilaç dağıtımı yapıyoruz ve ilacı eczacının ayağına götürme çabası içindeyiz. Kriz ülke ekonomisinin dinamiklerini sarstı, ortaya çıkan finansal sorunlar bankaları bir gecede yüksek faizler ödemeye zorladı. Ben ve çalışma arkadaşlarımın önünde bir yıl önce önümüze koyduğumuz hedefleri gerçekleştirme görevleri duruyordu. Diğer yandan ise elimizde bulunun nakitle büyük paralar kazanma fırsatı vardı.

Yaptığımız değerlendirme sonucu önümüze şu sloganı koyduk:

“Repo mu? – Depo mu?”.

Biz yönetim olarak tercihimizi hedeflerimize bağlı kalarak ülke çapında depolar açma yönünde kullandık ve 1994 yılında Samsun’dan başlayarak bugün yarattığımız başarının ilk adımını atmış olduk.

“Depo mu?” tercihi bizi buralara getirdi. Buradan iki sonuç çıkarabiliriz; Belirlediğin hedeflerde ısrar et ve stratejik düşün.

Kısa vadeli sonuçlar almaya yönelmek bazı başarılar kazanmanıza neden olabilir, ama geleceğe kalmanızın garantisi olamaz.